20 Ocak 2008 Pazar

Cunda Adası'nda bir bayram sabahı...























NOT: DETAYLAR İÇİN FOTOĞRAFLARIN ÜZERİNE TIKLAYIP BÜYÜTEBİLİRSİNİZ...


Ramazan Bayramı'nın ilk günü Cunda Adası'nda idik. Öğle yemeği öncesi adada bir tur atmak için serbst bırakıldığımızda önce evleri ve sokakları keşfedelim dedik ve düştük yola. Hava o kadar güzeldi ki fotoğraflarda da görüldüğü gibi tişörtlerle gezebildik.




Ada keşfimiz sırasında eşekçi amcaya rastladığımızda seslendik, amca bayıldı tabi bu duruma ve fotoğrafta görüldüğü gibi bize daha fotojenik bir yer olan kilise kapısını işaret etti ve bu anı fotoğraflayabildiğimiz için çok şanslı idik, çünkü sonra bakıp bakıp güldük neden mi? Anlatayım.






Amca ağzını açmış mır mır bişiler dedi bana. Biz de takip ettik onu. Az ilerde eşeğinden indi, bir kapının önünde durdu ve sıra ile eşeğe binmemize yardım etti. İçimizden "alışık herhalde , daha ne istediğimizi söylemeden anladı durumu" diye düşünürken fotoğrafları çektik ve indik, aramızda konuşuyorduk ki bir ses "kızım bir ekmek parası!" :) Biz de bozukluklarımızı amcaya verdik. Amcamız çok akıllı çıktı yani :) Kimbilir şimdi ne yapıyordur? :)


Sonra ada yolculuğuna devam ederken bir takım lüks görünümlü arabaların bazı evlerin önünde durduğunu, içinden süslü süslü insanların çıktığını ve bayram ziyaretine geldiklerini gördük. Allahım burada yaşayan insanlar var. Ne kadar mükemmel bir duygu olsa gerek. Yani kışın yaşayanlar olduğunu görmek çok hoşuma gitti, komşular birbirinin evine gidiyordu, biz de çaktırmadan bir evin kapısına çöktük, iki mahalle kızı gibi poz verdik :)



Öğle yemeğinde yediğimiz balık bir harika idi, söylemeden geçemeyeceğim ayrıca adadaki takıcılar daha da bir harika idi, kendimi alamadım takılardan resmen ve zor tuttum gerçekten çünkü artık takılarımı sığdıracak kutu bulmakta zorlanıyorum. Sadece bir mavi eşarp aldım ki onu fotoğraflarda boynumda ve başımda görebilirsiniz. Mavi rengi beni korkunç cezbediyor işte.



Gelelim ada hakkındaki ufak bilgilerimize;


"Alibey Adası yada Cunda, idari bakımdan Balıkesir'in Ayvalık ilçesine bağlıdır. Ayvalık koyundaki irili ufaklı 22 adanın içerisinde yerleşime açık tek ada Alibey'dir.Türkiye'nin Ege Denizi'nde bulunan 4. büyük adasıdır. (1.Gökçeada, 2.Bozcaada, 3.Uzunada) konumu gereği Batı Anadolu'da deniz yollarının kesişme noktasında bulunan bir ada'dır.

Tarihçe; Alibey Adası'nın bugünkü ismi, Kurtuluş Savaşı'nda padişahın 'Yunanlılara teslim olun' emrine karşı gelerek silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin kumandanı Yarbay Ali Çetinkaya'ya ithaftır. Ada daha önce Cunda ve Moshonisia (Kokuluada) isimleriyle tanınıyordu. Piri Reis'in Kitab-ı Bahriyesi'nde bahsettiği Yund Adalarının bu bölgeye ait olduğu tahmin edilmektedir.
Adanın nüfusu 2000 yılı itibariyle 5.000'dir. Ancak bu rakam yazın 20.000'e kadar çıkabilir. Adanın nüfusunun çoğunluğu Girit ve Midilli adalarından 1924 nüfus mübadelesi zamanında göç eden Türkler'den oluşmaktadır. Bu yüzden adanın yaşlı nüfusunun çoğu dünyada 15.000.000 kişinin konuştuğu Rumca-Yunanca'yı bilmektedir. Son yıllarda ada nüfusu, emeklilik günlerini sakin bir yörede geçirmek isteyen büyük şehir sakinleri tarafından arttırılmıştır.

Coğrafya; Alibey Adası'nın anakaraya bağlantısı iki ayrı köprü ile sağlanmaktadır. Dolap Boğazı mevkiinde 1896 yılında inşaa edilmiş olan Türkiye'nin ilk boğaz köprüsü, Alibey ve Lale Adalarını birleştirmektedir. Lale Adası ise anakaraya 1817 yılında denizin doldurulmasıyla yapılan 500 metrelik bir hemzemin bir köprü-yol ile bağlanmaktadır. Ayrıca bu ada Kurtuluş Savaşı sırasında düşman kuvvetlerine katılacaktı. Ancak halkımız ada düşman kuvvetlerine gitmesin diye bir gece de taşlarla anakaraya bağlamışlardır adayı....


Geçim Kaynakları; Alibey Adası son yıllarda yerli turizm merkezleri arasına girmiştir. Özellikle sahil şeridindeki rakı-balık lokantaları ve içki mezeleri ile bilinir. Günlük tekne gezileri sayesinde civar adalara ve adanın karadan ulaşılması zor bölgelerine gitmek mümkündür. Midilli Adası'na günü birlik seferler ise özellikle yaz aylarında yabancı turistlerin adaya ve Ayvalık'a gelmelerini sağlamıştır.
Ada halkının turizm yanında iki büyük geçim kaynağı vardır: zeytincilik ve balıkçılık. Ada zeytinleri özellikle zeytinyağı üretimi için uygundur.

Turizm; Alibey Adası doğal güzellikleri ve tarihi yapıları nedeniyle koruma altına alınmış ve 1976 yılında Ayvalık ve çevresindeki 17.900 hektarlık alan doğal ve tarihi sit alanı olarak kabul edilmiştir. Alibey Adası'nda mübadele öncesinden, Rum Ortodoks cemaatinden kalma birçok kilise ve manastır mevcuttur. Bu yapıların koruma altına alınması ancak Alibey Adası'nın tanınması ve restorasyon için sermaye aktaracak sponsorların adada mülk satınalmaları ile mümkün olabilmiştir. Son olarak 'Aşıklar Tepesi' olarak bilinen mevkiide bulunan değirmenin restorasyonu 2006 yılında tamamlanmış ve ziyarete açılmıştır. Adada, halen restorasyon için sponsor bekleyen pek çok tarihi eser bulunmaktadır." not: Bu kısım alıntıdır.







,

Hiç yorum yok: